Cam tavanları kırdı devlerle partner oldu
- editor
- Jul 15
- 5 min read
Zülal Tannur son yıllarda adını sıklıkla duyduğumuz, başarılarını mutlulukta takip ettiğimiz isimlerden. Bu başarının ardında ihtiyacın doğru tespiti, bitmez bir enerji ve engel tanımaz bir yapı var. Microsoft CEO’sunun mentorluğunu yaptığı Tannur, kurduğu şirketlerle dünya devi partnerlerle sahip oldu.

2020’de Microsoft'un ‘Teknolojiye Yön Veren Kadın Lideri’, 2023’te Google Women TechMaker unvanını alan Zülal, 2024’te TOYP Global ödüllerinde JCI tarafından dünyanın onurlandırılmaya değer on genç liderinden birisi oldu. 2024’te Microsoft Imagine Cup’ta Türkiye’ye ilk dünya şampiyonluğunu getirdi, globalde Microsoft Teknoloji Elçisi olarak yetiştirilen ilk göremeyen kişisi ve Microsoft Imaginer’ı oldu. Kurucusu ve CEO’su olduğu From Your Eyes ve NeuroVision AI Tech Inc. ise kısa sürede binlerce dolarlık yatırım aldı.
Yüzde 5 görme yetisiyle doğan, 10 yaşından itibaren görme yetisini tamamen kaybeden Zülal Tannur ve ailesi bunu bir engel olarak düşünmek yerine, ‘Ne yapabiliriz?’ sorusunu sormuş. Şu an birçok genç için rol model olan Zülal, ‘organik makine öğrenmesi’ adını verdiği kendi öğrenme deneyimini yapay zeka girişimi için bir modele dönüştürmüş.
Zülal, “Dünyanın göremeyen ilk nörobilimcisi” olma hedefinin kapısını da Arizona States Üniversitesi’nin nörobilim ve bilişsel bilimler bölümünden aldığı davet ile aralamış. Zülal Tannur ile girişimlerini, hayallerini ve gelecek planlarını konuştuk.
Bu aralar seni ve girişimini her yerde görüyoruz. Bu hikaye nasıl başladı?
Ben yüzde 5 gören biri olarak doğdum, bir şeyleri görmeyi büyürken bilgisayar ekranında öğrendim. 10 yaşımda görüşümü tamamen kaybedince bu sefer görüntü işleme teknolojilerini kullanmaya ve ilerleyen dönemde bu teknolojileri idare etmeye başladım. Mevcut görüntü işleme teknolojileri ile biyolojik görme arasındaki boşluğun doldurulması gerektiğine inandım ve buna yapay görme süreci adını verdim. Böylece girişimcilik serüvenim de başlamış oldu.
Teknoloji çok küçük yaştan itibaren hayatında, hatta kendi görme deneyimini “organik makine öğrenmesi” olarak tanımlıyorsun. Tam olarak neyi kastediyorsun burada?
Kısıtlı da olsa görebildiğim dönemde insanların yüzlerini, renkleri, objeleri seçemiyordum. Bu dönemde hayatıma hafıza kartları ve ardından büyük ekranlı masaüstü bilgisayarlar girdi. Çevremdeki insanların yüzlerini, nesnelerin fotoğraflarını çekip, bilgisayara aktarıp ekranda büyüttük. Bir nevi veri seti derledik yani. Annem, babam da bu veri setini anlatımları ile etiketleyen bir rol oynadı, tıpkı bir veri bilimci gibi. Sonra internetten görseller indirmeye, bu veri setini geliştirmeye devam ettim. Düşünün bilgisayar kullanmayı okuma yazmadan önce öğrendim.
Tüm bunlardan da From Your Eyes ve ardından Neurovision AI Tech doğdu. Geliştirdiğin teknolojinin amacına baktığımızda kendini sosyal girişimci olarak tanımlar mısın?
From Your Eyes sosyal etki tarafı çok daha yüksek bir girişim. Neurovision AI Tech ise sosyal faydayı kapsayan ancak farklı alanlarda geliştirmeler yaptığımız bir şirket. Bundan 7 ay öncesinde
From Your Eyes’ın ana şirketi Neurovision AI Tech oldu. Neurovision AI Tech sosyal faydayı içeren geliştirmeler yapmaya devam edecek ancak onu savunma sanayii vb alanlarda görürken, From Your Eyes’ı görmeyeceğiz.
DEPREMDE HİÇ BEKLEMEDİĞİMİZ BİR ŞEY OLDU
Hepimizi derinden yaralayan 6 Şubat depreminin sizin için farklı bir yönü de oldu.
O dönemde bizim sadece mobil uygulamamız vardı. Ve geliştirirken afet durumlarında kullanılabileceğini hiç düşünmedik. Deprem günü bir anda medyadan, deprem bölgesinden yüzlerce fotoğraf gelmeye başladı. İnsanlar deprem kitlerini kullanırken, çevresindeki değişiklikleri anlamaya çalışırken uygulamamızı kullandı. Sadece deprem bölgesinde değil, görmeyen yüzlerce kişi, medyada paylaşılan grafikleri, infografikleri uygulamamızla anlamlandırdı. İnanılmaz bir şeydi. Biz yapay zekamızın limitlerini insan gücüyle nasıl birleştirebiliriz onu gördük.
From Your Eyes’ta yaptığınız inovasyon ne oldu?
Mevcut görüntü işleme uygulamalarından farkı yapay zeka kullanımı idi. İnsanların gönderdiği fotoğrafları yapay zeka açıklasın, insanlar açıklamayı yeterli bulmazsa gönüllülere göndersin, yapılan düzeltmelerle de yapay zekamızı eğitelim diye kurguladık. Aslında baktığımızda Zülal’in görmeyi öğrenme süreciyle aynı. DSÖ’nün verilerine göre dünyada 2 milyardan fazla kişi bir görme kısıtı yaşıyor ve 284 milyon insanın da yüzde otuzun altında gördüğü raporlamış. İlk hedefimiz kendini göremiyor olarak tanımlayan o 284 milyon oldu. Amacımız görmeye en yakın yapay görme modelini tasarlamaktı. Bunun için milyonlarca veri işlememiz gerekiyordu. İnsanlar bana o zaman “mümkün değil!”, “O kadar görseli bu sürede nasıl toplayacaksın?”, dediler ama ben, birincisi pazarın ihtiyacını çok iyi biliyordum, ikincisi de bu teknolojinin fark yaratacağına zaten inanıyordum. Biz bu süreçte 20 milyondan fazla görseli işledik, bin 500’den fazla kategori oluşturabildik. Hep “Ben neyi görmek istiyorum”u sorguladım, veri listeleri oluşturdum. Modeli geliştirdiğimiz yıl 5 yüzden fazla kullanıcı görüşmesi yaptım. Bu çalışmaların sonunda bizim doğruluk oranımız endüstrinin yüzde 8 üzerine çıktı. Aracımız 865 farklı renk tanıdı ki bu normalden 40 kat daha fazla. Ortalamadan 2 kat daha hıza sahip olarak 4 milisaniyede görüntüleri tanıyabilir hale geldik. Geldiğimiz noktada aracımız tamamen yapay zeka ile çalışıyor.
ARAÇLARA GÖRME YETİSİ KAZANDIRMAK

Teknolojiniz araçlarda, havalimanlarında kullanılıyor. Bu noktaya nasıl gelindi?
İnsanların yüzde 95’i bulunduğu araçta çevresini göremiyorsa kendini güvensiz hissediyor, bu insanların yüzde 75’i ise ileride otonom araç dahi olsa almayacağını belirtiyor. Birkaç ay önce San Francisco’da Google’ın aracı Waymo’yu kullandım. Araç bir anda sert fren yaptı, ardından yoluna devam etti. Ve ben kırmızı ışıkta mı durduk, bir yayaya mı çarptık bilmeden aracın içinde kalakaldım. Görmeyen bir kişi için insanların sürdüğü araçlar için de bu sorun geçerli. Bu noktada Vehicle Vision’ı geliştirme ihtiyacı doğdu. VehicleVision, akıllı ve otonom araçların “yapay görme” yeteneğini sağlayan çözümümüz. Bir buçuk yıllık geliştirme süreci sonrasında, kapsayıcı bir araç ekosistemi kurmak için çalışmalara başadık. Sonra partnerlikler geldi, önce TOGG’la sonrasında farklı otomotiv firmaları anlaşmalar yaptık. Şimdi geldiğimiz noktada Nvidia artık Vehicle Vision’un partneri. Bu partnerlikte birkaç saat sonrasında da From Your Eyes Nvidia partneri oldu. Bu iki genç şirketin Nvidia ile partnerlik kurmasını ise aracı bir mobil veri laboratuvarı olarak görmemiz sağladı. Şimdi Waymo ile görüşüyoruz. Bu süreçte From Your Eyes’ta farklı geliştirmelere devam ettik. Marka değişikliğine giderek FYE Mobile, FYE Vehicle Vision ve FYE Aero Vision’ı ortaya koyduk.
From Your Eyes’ta kullandığınız teknoloji hem kişisel veri güvenliği hem de bulut bağımlılığını ortadan kaldırma konusunda da farklı bir yere oturuyor?
Hepimizin hayatında çeşitli modeller var artık ChatGPT, Gemini vb. Ancak bu modeller limitliler, buluta bağımlılar. Biz bu noktada iki şeyi başardık; kişiselleştirme ve ikincisi uç bilişimle verileri lokal cihazlarda işlerken federatif öğrenme modeli ile yapay zeka modellerini eğitmek. Federatif öğrenme modelinde ile veri lokalde işleniyor, kendini lokalde eğitiyor. Uygulama modelin parametrelerine ilişkin güncellemeleri kişisel verileri göndermeden yapıyor. Bu veri güvenliğinin yanı sıra kişiselleştirilmiş bir iç görü sunuyor. Üstelik farklı ülkelerin regülasyonlarına da takılmıyorsunuz.
Sen anlatırken süreç hızla akmış ve zorluklar yaşanmamış gibi görünüyor. Öyle miydi?
Hiç kolay bir süreç değildi, hala da değil. Her şeyden önce bir kere ‘görmeyen bir girişimci’ydim, yani ‘kadın girişimci’, ‘genç girişimci’ falan da değil. Görmüyor olmak tüm diğer etiketleri ortadan kaldırıyor. Bu yatırım süreçlerine yansıdı. Bu konuda hiç unutamadığım bir anım var. Bir yatırımcı toplantımda ben ‘gelir’ kısmını anlatırken yatırımcı “Buradan sonra ticarileşmeye başladı, boşver. Ben hikâyeyi merak ediyorum. Yani görmeni ne zaman kaybetmiştin? Nasıl hissetmiştin?” diye sorular sormaya başladı. Çok enteresandı benim için. Çok uzun süre Türkiye'de yatırım aradım. Yatırım yapacağız deyip dönmeyenler, bunun nedenini açıklamayanlar... İlk melek yatırımımızı eşarj’ın kurucusu Cem Bahar yaptı. O turu başarıyla kapatalım diye çok uğraştık. Sırtımda bilgisayarım aylarca insanlara “vallahi biz dünyada bir ilki yaptık.” diye anlattım.
MUSTAFA SÜLEMYAN HER ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ
Bütün bu arayışlar arasında Microsoft Imagine Cup’ta Türkiye’ye ilk dünya şampiyonluğunu getirdin!..
Evet, bir yandan globale çıkış için görüşmeler yapıyorduk. Microsoft’un 22 yıldır düzenlediği ve teknoloji dünyasının kupası olarak bilinen, Microsoft Imagine Cup’ta Türkiye’ye ilk dünya şampiyonluğunu, 22 yaşımda getirdim. Microsoft’tan 100 bin dolarlık bir fon aldık ve Neurovision’u öyle kurduk. Microsoft’un CEO su ve yönetim kurulu başkanı Satya Nadella mentörüm oldu. Ben ödülü alacağım gün bile hala insanlara kendimi parçalaya parçalaya teknolojimizi anlatmaya çalışıyorum Microsoft’un yapay zeka lideri Mustafa Süleyman beni durdurup, “Artık buna gerek yok. Çok uzun zaman seni bunu yapmaya mecbur bıraktığımız için çok özür dileriz. Görmedik ama Zülal bundan sonrasında bu teknolojiyi geliştirmiş bir lider olarak hiç kimseyi ikna etme.” dedi. Ben o günden sonra gerçekten teknolojimizin değer gördüğü, benim liderliğimin kanıtlanma ihtiyacı olmadığı yerlerde olmaya karar verdim. O noktada Microsoft ve Nvidia partnerimiz oldu. Ve bu iki şirket ile yürüttüğümüz süreçlerde bize söylenen hep şu oldu; “Bu teknoloji bu kadar kısa zamanda buradan buraya geldiyse, bizim yapmamız gerekense kaynaklarımızı sonuna kadar açmak ve gerekeni yapmak.”