top of page
Writer's pictureAbidin Karabulut

Networkünüz yoksa erkeklerin iki katı çalışmanız da yetmez

Updated: Mar 31

KADINLAR GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRİYOR - Kapak Dosyası - 2


Yapay zekâ alanındaki çalışmalarıyla sadece Türkiye’de değil tüm dünyadaki kadınlar için rol model haline gelen Prof. Dr. Zehra Çataltepe’yi kısa bir giriş yazısıyla anlatmak pek de kolay bir iş değil. Sayısal olarak erkeklerin ezici üstünlüğü olan bir sektörde hem akademik çalışmaları hem de küresel çapta adından söz ettiren şirketi TAZI AI ile uzun yıllardır pek çok başarıya imza atan Çataltepe’nin makine öğrenimi teorisi ve çeşitli sektörlerdeki uygulamaları üzerine 18 patent ve 100'den fazla yayını bulunuyor. Caltech ve MIT mezunları olarak eşi Tanju Çataltepe ile kurduğu TAZI AI ile üç kez yılın girişimcisi seçilen Çataltepe, Forbes Teknoloji Konseyi’nin de üyesi. Çataltepe, Turkish Global Society sorularını yanıtladı.


Prof. Dr. Zehra Çataltepe - TAZI

Nerede doğdunuz? Nerelerde yaşadınız? Nasıl bir öğrenim hayatınız oldu?


Orta Karadeniz’de bir ilçede doğdum, ortaokula kadar orada idim. Liseyi İzmir’de okuduktan sonra Bilkent Üniversitesi bilgisayar mühendisliğine girdim. Yüksek lisans ve doktoramı California Institute of Technology’de yaptım. Hem ABD'nin doğu ve batı yakasında, hem de İstanbul’da yaşadım. Çok değerli öğretmenler, rol modelleri ve arkadaşlarla dolu bir öğrenim hayatım oldu.


Kariyeriniz nasıl şekillendi? Hangi alanı seçeceğinize ne zaman ve nasıl karar verdiniz?


Bilgisayar mühendisi olmaya lise ortasında karar verdim. Aslında doktor olmak istiyordum ama lise kimya dersinde ezberlemek gereken kısımlara gelince, doktorluk eğitiminde zorlanacağımı düşündüğümden mühendis olmaya karar verdim. Ev ve iş arasında daha dengeli bir yaşamım olabilir diye diğer mühendislikler yerine bilgisayarı seçtim. Yapay zeka konusunda çalışmaya ise hem o sıralarda çok ünlü olan Japonların 5. Jenerasyon projesi, hem de Bilkent’teki çok değerli hocalarım sayesinde karar verdim.


Prof. Dr. Zehra Çataltepe - TAZI

Caltech’ten sonra kariyeriniz nasıl devam etti?

Doktoradan sonra Bell Labs ve Siemens Corporate Research’te çalışmaya başladım ve enerji santrallerinin ve AC motorların izlenmesi ve sensor verilerinin görüntülenmesi için yapay öğrenim algoritmaları ve yazılımı tasarladım. 2005’te Türkiye’ye gelerek İTÜ’de öğretim üyesi olarak görev aldım. Bilgisayar mühendisliği bölümündeki hoca ve öğrencilerle beraber çok sevdiğim projeler ve araştırmalar yaptım.



Akademisyenliği özellikle kadın öğrenciler için seçtim

TAZI

TAZI’ya geçmeden gerek bilim ve teknoloji profesyonelleri arasında gerekse akademide kadınların temsiliyetinde ciddi bir eşitsizlik olduğu konusuna değinmek istiyorum. Bu konudaki düşüncelerinizden söz edebilir misiniz? Kadın olarak bu alanlarda çalışmanın zorlukları nelerdi ve bunları nasıl aştınız?

Akademisyenliğimi İTÜ’de yaptım. Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi hem öğretim üyesi hem de yönetici oranları açısından kadınların epeyce ağırlıkta olduğu bir yerdi. Ayrıca İTÜ aynı kampüsteki ana, ilk ve ortaokulları ile hem anne hem de akademisyen olmamı çok daha kolay hale getirdi. Eşim ve her iki taraftan ailelerimiz, özelikle çocuklarımız küçükken her açıdan çok büyük destek oldular. İTÜ’deki kadın arkadaşlarımın her birisi canla başla çalışan, gayretli insanlardı. Silikon Vadisi’nden birisi bana ‘Kadın olarak başarılı olmak için erkeklerin en az iki katı kadar çalışmak zorundasın’ demişti. Akademisyenlikten sonraki girişimcilik hayatımda kadınların daha çok çalışmalarının yeterli olmadığını, kadınların dahil olabildiği networklerin çok daha önemli olduğunu fark ettim. Alchemist Accelerator bu networklerden birisi idi. Özellikle erkek egemen teknoloji sektöründe çalışmaya hazırlanan kadın öğrenciler üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilme fırsatı benim için akademik seviyede öğretmeyi tercih etmemin nedenlerinden bazılarıdır. Çok çalışıldığı zaman hiçbir şey imkansız değildir. O yapmak istediğiniz şey olmazsa, başka işi yapacak güç ve çevre geliştiriyorsunuz.


Özellikle kız çocuklarının bu alanlara yönelmelerini sağlamak için neler yapılmalı?

Mentorluk, başarılı örneklerin ve oluşturulan değerin paylaşılması, lise seviyesinde hands on workshop’lar, yaz okulları önemli adımlar olarak sayılabilir. Kız çocuklarımıza, kadınlara (ve tabii ki erkeklere de), ‘sen bunu yapamazsın’ demememiz lazım. ‘Sen bunu yaparsın’ dendikten sonra bir sürü kadın birçok şeyi deneyebiliyor ve yapabilir hale geliyor. Başarısız olmanın bedelini de toplumsal olarak azaltırsak hepimiz daha çok deneme yapacak ve başaracak hale geleceğiz.


Fikirlerimizi ürüne çok hızlı dönüştürdük

San Francisco ve İTÜ Teknokent’te çalışmalarına devam eden TAZI AI, yapay zeka alanında adından söz ettirmeye davam ediyor. Dünya çapında en üst teknolojileri üreten yapay zekâ şirketlerini seçen Gartner’ın raporunda yer alan dört şirketten biri olma başarısını gösteren TAZI nasıl kuruldu?

Prof. Dr. Zehra Çataltepe - Tanju Çataltepe - TAZI

MIT, UCLA, AT&T ve ardından da farklı yönetici pozisyonlarında bulunmuş olan eşim Tanju

Çataltepe’nin ve benim tecrübelerimiz, yapay zekâ çözümlerinin ancak dünyaya kolayca ayak uydurabilir ve insanlarla beraber çalışırlarsa başarılı olabileceklerini gösterdi. Bunun üzerine, Tanju ile 2017’de TAZI AI’yi kurup böyle çözümleri üretip sadece veri bilimcileri değil, herkes tarafından kullanılabilir hale getirmeye karar verdik. Amacımız yapay zekâ uygulamalarının ondan faydalanacak kişilerin ihtiyaçlarına göre hem hızlı hem de başarılı bir şekilde oluşturulmalarını, dünya değişirken de bu uygulamaların başarılı olup fayda sağlamaya devam etmelerini sağlamaktı. Öncelikle fikirlerimizi ürün haline çok kısa bir sürede getirebildik. Daha sonra da araştırma ortağımız ya da müşterimiz olan diğer şirketlerin ihtiyaçlarını anlayıp karşılayarak ürünümüzü bugünkü haline getirdik. TAZI, yapay zekanın herkes için ulaşılabilir olmasını sağlıyor ve finans, bankacılık ve sigorta sektörlerinin daha akıllı iş kararları almasına yardımcı oluyor. TAZI, Gartner tarafından yayınlanan ve pazardaki trendleri dönüştürme potansiyeline sahip, yüksek teknoloji üreten şirketlerin yer aldığı ‘2019 Cool Vendors in Artificial Intelligence Core Technologies’ araştırma raporunda yer alan dünya çapında dört şirketten biri oldu. Sürekli olarak ve insandan da öğrenen, aynı zamanda yaptıklarını insanlara da anlatabilen yapay zekâ ürünleri sunan şirketimiz, raporda ‘Cool Vendor’ olarak adlandırıldı. Kullanıcıların duyduğu güveni artırmayı teşvik eden açık makine öğrenimi platformu ile bu alanda çalışan diğer global şirketler arasından ayrışarak bu unvanı kazandık.


Herkes AI’ın tehlikeli durumlar oluşturabileceğinde hemfikir

TAZI

Yapay zekâ alanındaki gelişmeler inanılmaz bir ivmeyle seyrediyor. Bu hızın nereye varacağını kestirmek elbette zor ancak yakın gelecekte ne tür değişimler yaşanacağını öngörüyorsunuz?

Yapay zekânın işlerimizde büyük değişiklik yapacağı kesin. Fakat bu değişiklik pozitif yönde de olabilir. Mesela, bir müşterimiz çağrı merkezinden yapabildiği arama sayısını üç katına çıkardı. Aramaların sadece adet değil, yapay zekanın yönlendirmesi ve açıklamalarına göre yapılması ile oluşturulan değer o kadar büyük oldu ki, müşterimiz yeni personel almaya karar verdi. İyi is yapıp başarı elde ederseniz, aslında işiniz büyüyor.


Sektörün önde gelen büyük şirketlerinin yöneticilerinden, regülasyonların bu hıza yetişemediği ve bunun da insanlık açısından ciddi riskler taşıdığı yönünde uyarılar gelmeye devam ediyor. Bu konudaki fikirlerinizi paylaşabilir misiniz?

Katıldığım AI ile ilgili her toplantıda, özellikle generative AI ile herkes AI’ın bir tehlikeli durum oluşturacağında hemfikir. Örneğin sahtekârlığın artması, önemli altyapı hizmetlerinin aksaması olabilecek tehlikeli senaryolar. Bunlar karşısında, regülasyon ile yapılabilecek bir şeyler olabilir ama özellikle çok fayda/hız sağlanan durumlarda AI’yı durdurmak bir opsiyon olmayabilir. Bence oluşturulan AI modellerinin çıktılarını iş insanlarının devamlı kontrol edebilecekleri, no-code, explainable AI kullanan ürünler lazım (ve tabii ki TAZI bunlardan birisi). Önemli başka bir özellik de iş insanlarının gördüğü ya da öngördüğü durumları, onlardan öğrenebilecek ürünler lazım. AI’ın Asimov’un üç kuralı gibi bir yöntemle kontrol altına alınması bence mümkün değil.

(Asimov’un üç kuralı: Bir robot, bir insana zarar veremez ya da bir insanın zarar görmesine izin veremez. Bir robot, ilk yasayla çelişmediği sürece, bir insan tarafından verilen emri yerine getirmek zorundadır. Bir robot, birinci ve ikinci yasayla çelişmediği sürece, kendi varlığını korumak zorundadır.)


Alanınızda sizi en çok hangi gelişmeler heyecanlandırıyor?

Öncelikle AI’yı iş süreçleri içinde uygulayınca şirketlerin edindiği maliyet azaltma, gelir elde etme miktarları bana inanılmaz geliyor. Orta büyüklükteki şirketlerin bile sadece bir tane AI uygulaması ile bile ayda yüz binlerce hatta milyonlarca dolar tasarruf etmeleri mümkün. No-Code platformlar AI model geliştirmeyi kolaylaştırdı ama başarılı ilk prototipler için no-code, easy to use olma çok önemli idi. Generative AI ile birçok yeni kullanım senaryosu ortaya çıkacak, bunların güvenlik ve mahremiyet çerçevesinde uygulanması çok önemli olacak.




Not: Bu içeriğin orijinalini ve derginin tamamını aşağıdaki bağlantıdan PDF olarak görüntüleyebilir veya bilgisayarınıza indirebilirsiniz. https://www.linkingbridge.net/blog


bottom of page