top of page

Tayvan’ın Türk Komedyeni: Rıfat Karlova

19 yıldır Tayvan’da yaşayan Rıfat Karlova, burslu öğrenci olarak başladığı yolculuğunu televizyon ve sahne dünyasında zirveye taşıdı. Stand-up gösterileriyle tek kişilik komedi kültürünün öncülerinden oldu, Tayvan’ın en prestijli televizyon ödülü Altın Çan’ı kazanan ilk yabancı olarak tarihe geçti.

ree

Rıfat Karlova 19 yıldır Tayvan’da yaşayan bir Türk. 2006 yılında Tayvan bursuyla bölgeye göç eden ve siyaset bilimi alanında yüksek lisans yapan Karlova, hayatın karşısına çıkardığı yeni şanslarla kendisine bambaşka bir yol çizmiş, televizyon ve sahne dünyasına adım atmış. Önce Tayvan devlet televizyonunda yayınlanan bir belgeselde Kanadalı bir diş hekimi rolünü üstlenmiş, ardından ise talk şovlara katılmaya, hatta sunuculuk yapmaya başlamış. Yaptığı eğlenceli şakalar ve enerjik kişiliğiyle kısa sürede tüm Tayvan’ın dikkatini çeken Karlova bir komedi kulübündeki stand-up gösterileriyle de ününe ün katmış.


Gösterilerinde daha çok Tayvan’daki bir yabancının yaşadıklarını eğlenceli bir dille anlatan Karlova, bölgedeki tek kişilik komedi kültürünün oluşmasında ilk emek verenler arasında. Tayvan’ın en büyük televizyon ödülü olan Altın Çan’ı kazanarak başarısını taçlandıran Karlova, bu ödülü alan ilk yabancı olarak tarihe geçtiğini söylüyor: ‘Ödülle beraber bu işi en az bir Tayvanlı kadar iyi yapabileceğimi kanıtladım. İnsanlar artık beni her yerde tanıyorlar. Tayvanlıların hayatında bu şekilde yer edinmek bir Türk olarak gurur verici bir duygu.’ 


Nasıl bir çocukluğunuz vardı?

1980’de İzmit’te doğdum ama aslen Tekirdağlıyız. Babamın işi dolayısıyla orada bir sene kadar yaşadıktan sonra Hayrabolu’ya geldik ve çocukluğum da orada geçti. Çok güzel bir çocukluk geçirdim ve kendimi bu anlamda çok şanslı hissediyorum. Annem ben 4 yaşındayken genç yaşta vefat etmiş olmasına rağmen babam bize annesizliği hissettirmemek için çok çabaladı. Tabii annemin vefatının ardından bize annelik yaparak ailemize katılan halamın da hakkını ödeyemeyiz. Mersin Üniversitesi Anamur Meslek Yüksekokulu’nda Almanca Turizm ve Otelcilik Bölümü’nde okudum ve yaz aylarında Alanya’da seyahat acentelerinde çalıştım. O zamanlar İngilizce ve Almanca konuşarak para kazanıyordum. Fakat bu iki dili bilen insan sayısı çok fazla olduğu için yeni bir dil öğrenmeye karar verdim. Bu dili de Çince olarak seçtim. Çünkü hem Çin’in potansiyeli hem de Çincenin daha az kişi tarafından bilinmesi beni bu yönde eğitim almaya yönlendirdi. 2002’de Ankara Üniversitesi DTCF Sinoloji bölümünü kazandım. O dönemler Sinoloji bölümü çok bilinmiyordu ve ben bunu çok iyi değerlendirdim. Okulumuzda Tayvanlı bir öğretmenimiz vardı ve Tayvan bursu alma imkânımız olduğu için ben okula girer girmez dört sene sonra o bursu nasıl kazanabilirim diye düşünmeye başladım. Gerçekten de hem derslerimde başarılı oldum hem de yaz aylarında çalışmayı sürdürdüm ve babama yük olmadan kendi paramı kazandım. Okul bitince de 2006’da Tayvan bursunu alarak oraya göç ettim. Ulusal Tayvan Normal Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimime başladım. 


Neden Tayvan’da bir hayat sürdürmeyi tercih ettiniz?  

Tayvan’a ilk geldiğim zaman uzun süre kalıp kalmayacağımı pek düşünmedim. Önce bir sene Çince eğitim merkezinde dilimi geliştirdim, sonra da siyaset bilimi bölümüne kaydolarak tamamen kendimi geliştirmeye odaklandım. Bazen hayatta önünüze çıkan yeni şanslar sizin geleceğinizi yönlendiriyor. Bunu kendi hayatımda bizzat yaşadım, çünkü televizyon ve sahne dünyasına ayak bastıktan sonra o sektörde bir şeyler yapabileceğimi hissettim. Televizyonda yavaş yavaş fırsatlar yakalayınca yeni şansların peşine düştüm. Verdiğim her emek bana yeni bir kapı araladı. 


ree

DEVLET KANALINDA İLK ROL


Siyaset bilimi eğitimi aldıktan sonra komedyenlik ve şov dünyasıyla yolunuzun kesişmesi nasıl oldu? 

Sahneye ayak basmam ilk olarak Tayvan devlet kanalında Kanadalı bir diş hekimini canlandırdığım rolden sonra oldu. ‘Tayvan İnsanlarının Hikayesi’ isimli bir belgeseldi. 1871’de Tayvan’a ayak basan bu Kanadalı doktor rolünden sonra Tayvanlı yapımcıları tanıdım ve yeni işler aldım. Ayrıca o dönem televizyonda bazı talk şovlara da katılmaya başladım. O şovlarda yapmış olduğum eğlenceli şakalar ve öne çıkan hareketli karakterimle diğer şovların da dikkatini çektim. Bu zincirleme gelişmeler benim televizyon sektörüne yavaş yavaş girmemin yolunu açtı. Televizyon için çalışmalar yaparken aynı zamanda Taipei’de bulunan Komedi Kulubü’nde de ufak gösterilerle canlı seyircilerin önünde ilk gösterilerimi yaptım. Benim komedi stilim Tayvan’daki bir yabancının yaşadıkları üzerine kuruluydu ki bu zaten ilk adım için doğru bir yoldu. Tayvan’da tek kişilik komedi kültürünün oluşmasında ilk emek verenler arasında yer aldım. Türk olduğum için hem batı hem de doğu kültürlerini hikayelerimde harmanladım. Zorlandığım ve başarılı olamadığım günler de oldu ama hiç yılmadım. Bu mücadelede ağladığım zamanlar da oldu. Aslında hiçbir başarının kolay gelmediğini gözyaşlarım bana öğretti. O zorlukları yaşamasaydım başarı da gelmeyecekti. 


Türkiye'deki mizah kültürüyle Tayvan arasında ne gibi farklılıklar ve benzerlikler var? 

Biz Türkler eğlenceli ve şakayı seven insanlarız. Kültürümüzde de zaten mizah büyük önem taşıyor. Türk insanı her ne kadar son yıllarda yaşanan olumsuz gelişmeler yüzünden neşesini kaybetse de aslında özünde birçok ülke insanından daha fazla komediyi seviyor. Pratik zekalı olduğumuzu ve coğrafi zenginliğimizin de bize avantaj sağladığını düşünüyorum. Tayvanlılar daha sakin insanlar, bizim kadar pratik zekalı değiller, daha kolay ve basit espriler yapıyorlar. Örneğin Türkiye’deki sosyal medya mizah kültürü Tayvan’dan ve birçok ülkeden daha zengin. Ayrıca mizah dergilerimiz ve çok sayıda yeni nesil komedyenlerimiz var. Bizim insanımızın kendine has şakalarını başka hiçbir ülke insanında görmedim. 


ALTIN ÇAN KAZANAN İLK YABANCI OLDU


Kariyeriniz boyunca pek çok başarıya imza attınız, ödüller aldınız. Sizce kariyerinizin en büyük kırılma noktası neydi? 

İki kırılma noktasının olduğunu düşünüyorum. Birincisi Tayvan televizyon tarihinde prime denen saat diliminde ilk kez sunuculuk yapan yabancı olmam büyük bir başarıydı. İnsanlar beni ‘Eğlence Sever’ adlı gezi-eğlence programıyla tanımaya başladılar. Onlara Tayvan’ı eğlenceli şekilde tanıttım ve seyircinin sevgisini kazandım. Bu başarıyı taçlandıran ise Tayvan’ın en büyük televizyon ödülü olan Altın Çan’ı kazanmam oldu. Daha önce bu ödülü alan bir yabancı olmadığı için ben tarihe geçtim. Ödülü kazandığım anlar Tayvan televizyonunda unutulmazlar arasına girdi. O ödülle beraber bu işi en az bir Tayvanlı kadar iyi yapabileceğimi kanıtlamış oldum. 


Tayvan' da sokakta yürürken insanlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz? 

İnsanlar artık beni her gittiğim yerde tanıyorlar ve bu beni mutlu ediyor. Tayvan ve Çince konuşan çevre ülkelerde tanınmak çok güzel bir duygu. Bizim sektörde zaten eğer tanınmıyorsanız bir şeyler ters gidiyor demektir. Yolda zaman zaman sevenlerimle fotoğraflar çekiliyorum. Hatta yurt dışına çıkınca karşılaştığım Tayvanlılardan da aynı sevgiyi görüyorum. Onlara imza dağıtıyorum. Bir şekilde Tayvanlının hayatında bu şekilde yer edinmek bir Türk olarak gurur verici bir duygu. 


Pek çok başarıya imza atmış biri olarak geleceğe yönelik neler hayal ediyorsunuz? 

Ben kendimi bildim bileli hep yeni hedeflerle motive oldum ve hala da bu enerjimi koruyorum. Son dönemlerde Tayvan’a daha fazla Türk ürünü getirmeyi ve bunları geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyorum. Örneğin zeytinyağını yeni getirdik ve bu ürünü hak ettiği şekilde satmak istiyoruz. Ayrıca ‘İnci’ isimli kendi markamız altında gül suyumuz ve gül bakım maskemiz var. Ek olarak Tayvan’dan Türkiye’ye her yıl turist getiriyorum ve bunu uzun vadede daha geniş kitlelere yaymak istiyorum. Türkiye’de yeni piyasaya çıkan “İmparatorluktan Cumhuriyete Çin Modern Tarihi 1840-2025” isimli kitabım var. Kitap yazmak bana büyük keyif veriyor. Sağlıklı olduğum sürece bu coğrafyada Türkiyemiz için değer yaratmaya devam edeceğim. 


TAYVAN'DAKİ TÜRK TOPLUMU


Tayvan'da bir Türk toplumu var mı? 

Tayvan’da Türk sayısı çok değil. Tahminen 300-400 kadar Türk var diye biliyorum. Bu kişiler içinde Tayvan’da çalışan beyaz yakalılar var. Bu kişiler Tayvan firmalarında mühendis olarak veya ARGE alanında çalışıyorlar. Kendi işini kuran kişiler, üniversitede ders veren akademisyenler ve THY çalışanları var. Ortak olarak THY ile bazı projeleri hayata geçirdik ve Türk ticaret temsilciliğimizin etkinliklerinde yer aldım. Özellikle 23 Nisan ve 19 Mayıs gibi ülkemiz adına önemli milli bayramlarımızda sahneye çıkarak sunuculuk yaptım. Türkiye'den Tayvan’a ya da Çin’e göç etmek isteyen gençler Çinceyi iyi öğrensinler ve mümkünse Çince yanında başka yabancı dilleri de bilsinler. Bu coğrafyaya gelen her Türk’ün Uzakdoğu kültürüne kendini hazırlamış olması gerekiyor. Yemekten tutun da iklime kadar farklılıkların olduğunu bilsinler. Yapabiliyorlarsa yabancı dil dışında ellerinde başka donanımlar da olsun. İşletme veya mühendislik diploması gibi. 


KUTU 2

Evde köfte, nohut, menemen yapıyorum


Yeme içme düzeniniz nasıl? Tayvan’da canınız Türk yemekleri çekmiyor mu hiç? 

Tayvan yemeklerine alıştım, o yüzden yemek sıkıntım olmuyor. Tayvan’da dünya mutfaklarından çok sayıda seçenek var. Japon yemekleri veya diğer bir ülke yemekleriyle karnımı doyurabiliyorum. Evde eşim ve çocuklarımla sade yiyecekler hazırlıyoruz. Ben zaman zaman köfte, nohut, menemen gibi Türk yemeklerini yapıyorum. Sadece bazen benim yapamadığım ama kardeşimin veya teyzemlerin yaptığı ev yemekleri geliyor. Örneğin taze fasulye veya karnıyarık gibi yemekleri özlüyorum.  Mesela bu soruya yanıt verirken aklıma güzel bir pilav üstü kuru fasulye ve yanında da Tekirdağ köftesi geldi.  


bottom of page