TPF bağışları on milyonlarca dolara ulaştı
Depremin ilk gününde Chobani’nin sahibi Hamdi Ulukaya’nın 1 milyon dolarlık bağışı ile dikkatleri üzerine çeken Turkish Philantrophy Funds, 2007 yılından bu yana Türkiye’deki STK’lara 40 milyon dolara yakın hibe sağladı
Türkiye’de hemen herkesin ismini duyduğu merhum siyasetçi Lütfi Kırdar’ın torunu Mehmet Lütfi Kırdar’ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Turkish Philantrophy Funds (TPF), özellikle 6 Şubat depremlerinden sonra adından sıkça söz ettiren bir kuruluş. 40 yıl önce ABD’ye yerleşen başarılı iş insanı Haldun Taşman’ın, Türkiye’deki sivil toplum örgütlerine yardım etmenin yollarını araştırmasıyla ilk tohumları atılan TPF, fizibiliteler, planlamalar, profesyonel değerlendirmeler tamamlanır tamamlanmaz, Taşman’ın da aralarında olduğu beş iş insanı tarafından 2007’de kuruldu.
O tarihten bu yana, TPF’nin her adımında imzası olan TPF Direktörü Dr. Şenay Ataselim Yılmaz, TPF’in Türkiye’deki STK’ların en büyük destekçilerinden biri olma yolculuğunu LBmag’e anlattı.
ABD’ye taşınma nedeniniz neydi?
1999’da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldum. Pek çok dönem arkadaşım bankacı olma yoluna girdiler. Bu alanda ilerlemek bana çekici gelmiyordu. Kariyer olarak başka alternatif görmeyince ABD’de non profit management alanında master yapmaya karar verdim. Sivil toplumun ne demek olduğunu master’ım sırasında öğrendim.
Bizim ‘pioneers’ dediğimiz Haldun Taşman gibi beş kişi daha ‘Bu fikre inandım’ diye bize katıldılar.
ABD’de sivil toplum en büyük yedinci ekonomi. Geçmişe dayalı oluşmuş bir kültürü var. Hem devletin politikaları nedeniyle hem de daha kurulma aşamasında ABD’deki sivil toplumun ne kadar aktif rolü olduğunu görüyorsunuz. Türkiye'de üniversitede okurken sivil toplumu biliyordum elbette ama bu alanı bir kariyer olarak veya toplumun sorunlarına çözüm yaratabilecek bir yer olarak görmemiştim. Buraya gelince bakış açım tamamen değişti ve bu beni çok heyecanlandırdı. Master bitince doktoraya başladım. Bu süreçte ABD’ deki Türk toplumunu da incelemeye yöneldim.
TPF o dönem henüz kurulmamıştı sanırım…
Hayır, henüz kurulmamıştı. 2005’te araştırmam için Türkler arasında filantropik olan bilinen kişilerle görüşmeler yaptım. O kişilerden biri de Haldun Taşman’dı. Haldun Bey, 40 yıl önce Amerika’ya gelmiş, burada eğitimini almış, çok başarılı bir iş hayatı olmuş bir iş adamı. Şirketini sattıktan sonra daha fazla iyiliğe yönelmek istemiş. Tanıştığımız dönemde fonlar ABD’den Türkiye’ye nasıl yönlendirilebilir diye araştırma yapıyordu ve düşündüğü tarzda bir organizasyonun olmadığını gördü. Türk toplumunda bu tür bir isteği olan başka kişiler var mı diye bir fizibilite çalışması yaptırdı. Ben çalışmaya danışman olarak destek verdim. Araştırmanın sonucunda birçok insanın bu konuda hevesli olduğunu gördük. Bizim aklımızdaki yapıda bir organizasyon henüz yoktu. Haldun Bey ‘community foundation’ olarak bir yapı oluşturmaya karar verdi. 2007’de TPF’i kurduk. Ben de TPF’nin ilk tam zamanlı çalışanı oldum.
KENDİ ŞANSLARINI TOPLUMLA PAYLAŞMAK İSTEDİLER
İlk bağışlar nasıl toplandı?
Bizim ‘pioneers’ dediğimiz Haldun Bey gibi beş kişi daha ‘Ben bu fikre inandım. Hem zamanımı hem paramı koyacağım’ diye bize katıldılar. Böylece ilk başta bir kaynağımız oluştu. ‘Community foundation’ olarak kurulduğumuz için bize destek olan kişiler küçük de olsa altımızda kendi fonlarını oluşturdular. Haldun Bey gibi diğer bağışçılarımızın motivas yonu da kendilerinin hayatları boyunca farklı kişiler, farklı kuruluşlar tarafından desteklendiklerinin çok farkında olmaları ve başarının hayatta bazen biraz şans olduğunu kabul etmeleri. Kendi başarılarını, kendi şanslarını, toplumun geri kalanı ile paylaşmak ve o fırsatı onlara da yaratmak istediler.
2007 yılında ne kadarlık bir bütçeniz vardı?
Yola ilk çıktığımızda şahsi filantropi fonu açmak çok yeni bir konseptti. Haldun Bey çok vizyoner bir insan ve dedi ki ‘Biz bunu profesyonel olarak yapacaksak hızlı ayağa kaldırmalıyız ve insanlarda bir güdü yaratmalıyız. O yüzden ben 1 buçuk milyon dolarlık bir
‘challenge gift’ vermek istiyorum.’ Bu 1,5 milyon doları nasıl toplarız diye çalıştık.
Jennifer Lopez'in
paylaşımı ilgiyi artırdı
Hollywood ünlüleri sizden nasıl haberdar oldu?
TV kanalı CBS’e çıktık. Sonra yine TPF bağışları sayesinde Amerika’nın 15 şehrinde bedava reklam hakkı kazandık. Birçok yerde, taksilerde, billboardlarda hatta Times Square’de haftalarca reklamımız çıktı. Bunların hepsinin Amerikalılara ulaşmamızda çok büyük bir etkisi oldu. Türkiye'yi hiç bilmeyen insanlar bağışta bulundular ve kampanyamızın bu kadar büyümesini sağladılar. CBS röportajının hemen ardından Jennifer Lopez ve Shakira sosyal medyada paylaşım yaptıktan sonra bağışlar hızlandı. Hollywood’da aklınıza gelen ünlülerin büyük bir kısmından bağış aldık.
Hamdi Ulukaya, depremin ilk günü 1 milyon dolar bağışlayacağım diye bize geldi.
Biz de kendisine ‘Bu bağışı matching gift olarak kullanabilir miyiz?’ diye sorduk. Çünkü onun ismi ve bir matching gift olması bağışçıları da harekete geçirebilir diye düşündük. Kendisi bize inandığı için ‘1 milyon doların üzerine ben 1 milyon dolar daha veriyorum. Onu matching gift olarak kullanın dedi.
Hedef 5 yıl içinde o miktarı toplayıp bağışlardan oluşan bir toplu sermaye ve operasyonel bütçe oluşturmaktı. Biz bu miktarı 5 değil, 1,5 yılda topladık. Kurucular arasına girmek isteyenler çok hızlı bir şekilde bu vizyona inandılar ve desteklediler. Ama 2008 krizi oldu. Bizim finansal modelimiz ilk etapta toplanan bağış gelirlerinin işletilmesiyle organizasyonu sürdürülebilir kılmaktı. 2008’de hiç para kaybetmedik ama yatırımlarımızdan gelir de elde edemedik. Daha fazla fon toplamak için dışarı çıktık. Bunlar olurken aynı zamanda uzun zamandır Amerika’da yaşayan Türklerin, Türkiye'deki sivil toplum örgütleriyle bağlantısı olmadığını, olanların da pek iyi tecrübeler edinmediğini gördük. Yani mesela bağışlarının nasıl harcandığını takip edememişler.
BAĞIŞÇI SAYISI 40 BİNİ BULDU
Şeffaflık ve bağışın yerine ulaşması önemli bir konu… Evet. Biz bütün yapıyı şeffaf bir organizasy on olarak güven üzerine kurduk ve o yüzden de bu kadar başarılı olabildik. Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarını bağışçılarımıza tanıttıkça partnerlik programı oluştu. STK’lara ‘Size şahıslardan bağış almak için platform oluşturacağız’ dedik. TPF’nin altında hepsi kendi sayfasını oluşturdu. Bu sayede Türkiye’deki sivil toplumun canlılığını çok yönlülüğünü ve yaptıkları işleri burada tanıtmaya ve kaynak yaratmaya başladık. Depremden önce her yıl 2,5- 3 milyon dolarlık hibe verdik. Bağışçı sayımız 40 binin üzerine ulaştı ve her gün yeni insanlarla tanışmaya devam ediyoruz. Türkiye›de sahaya her gittiğimde yarattığımız etkiye olan inancım daha da artıyor. STK’ların yarattıkları programlar, projeler hiç de replike projeler değil. Gerçekten o bölgedeki ihtiyaçları anlayarak yaratılmış kaynaklar ve hepsi çok canla başla çözüm yaratmak için uğraşıyorlar.
HAMDİ ULUKAYA ÖNCÜLÜK ETTİ
6 Şubat’ta ilk harekete geçen organizasyonlardan birisiniz. Neler yaşandı o birkaç günde?
TPF, Afet Platformu adlı bir oluşumun parçası. Sahada Adana’dan bir partnerimiz deprem olur olmaz beni aradı. Boyutunu çok kestiremesek de ‘Bizim hemen bir fonu ayağa kaldırmamız lazım ki sabah insanlar haberi aldıklarında destek verecek bir yer olsun’ diye düşündük. ABD saatiyle sabah 06.00’da bütün platformlarımızla hazırdık. Sahayla anlık haberleştiğimiz için ilk hibemizi hemen 6 Şubat’ta yaptık. Beklemeye vakit yoktu. İkinci gün de üç hibe verdik. Aktif bir başvuru formunu ilk gün açmıştık, sonraki bütün hibeler proje bazlı gelen projeler üzerinden verilmeye başladı.
BÜYÜK BAĞIŞLAR 6 ŞUBAT’TA GELDİ
Özellikle Hamdi Ulukaya’nın bağışı çok dikkat çekti. Hamdi Ulukaya, depremin ilk günü 1 milyon dolar bağışlayacağım diye bize geldi. Biz de kendisine ‘Bu bağışı matching gift olarak kullanabilir miyiz?’ diye sorduk. Çünkü onun ismi ve bir matching gift olması bağışçıları da harekete geçirebilir diye düşündük. Kendisi bize inandığı için ‘1 milyon doların üzerine ben 1 milyon dolar daha veriyorum. Onu matching gift olarak kullanın dedi. Biz o 1 milyon doları bir gün içinde match ettik. Üçüncü günün sonunda 3 milyon dolara ulaşmıştık. Hemen sonrasında Fatih ve Eren Özmen de bize Ulukaya’nın bu cömertliğini match edeceklerini söyleyip tekrarladılar. Onlar da 1 milyon dolar bağışladı. Biz onların 1 milyon dolarını da birkaç gün içinde match ettik. Ve kendilerinin gösterdiği cömertlik ve liderlik kar topu etkisiyle birdenbire çok hızlı bir şekilde o fonun büyümesini sağladı. Türklerin ötesinde inanılmaz bir şekilde Amerika'da yaşayan insanlardan bağışlar almaya başladık.
Not: Bu içeriğin orijinalini ve derginin tamamını aşağıdaki bağlantıdan PDF olarak görüntüleyebilir veya bilgisayarınıza indirebilirsiniz. https://www.linkingbridge.net/post/tumsayilar-pdf