top of page

Eseri Newcastle Kalesi’ne bayrak oldu

Writer's picture: editoreditor

Updated: Jan 2

Kübra Müjde Braun, sanatın sınır tanımazlığını, çocukların evcilleşmemiş çizgilerinin kıymetini vurgulayan sanatçılardan. İstanbul’dan çıktığı sanat yolculuğunu yüzlerce çocukla düzenlediği atölyelerle, kişisel sergilerle ve İngiltere Newcastle kalesine bayrak olan eseri ile sürdürüyor.
Kübra Müjde Braun

Kendini, “Urfalı bir kadınım. İngiltere'de yaşayan girişimciyim. Sanatçı, sanat direktörü, doktora öğrencisi ve 1,5 yaş annesiyim” diye tanımlayan Kübra yaşam amacını ise ‘sanatı topluma yeniden tanıtmak’, insanlara bu gezegende karşılaşacakları her deneyimde sanatın varlığını hatırlatarak yeni bir farkındalık getirmek’ olarak tanımlıyor.


Çocuklukta resim yapmaktan çok keyif alması onun eğitim hayatına da yön vermiş. Okul döneminin ardından sanatın yaşadığı şehir olarak tanımladığı İstanbul’a gelen Kübra, “Eğitim sistemi ne vadediyor, peki ben burada nerede yer almak istiyorum?” soruları eşliğinde farklı eğitim kurumlarında 5 yıl öğretmenlik yapmış. Bu sorgulamalar onu sonunda kendi atölyesini açmaya itmiş; “İstanbul'da kurduğum atölye benim sanat özgürlüğümün, girişimimin, kendim olmamın başlangıç ve yoluydu. Ve o gün bugündür, 2013 Eylül ayından beri ben sadece çocukların sanatla, sanat yoluyla kendilerini bulmalarını sağlayan bir yolculuğun içerisindeyim.”


İstanbul’da kurulan atölye ile başlayan macera, bugün 44 kişilik bir ekiple Toronto’da, New York’ta, Londra’da bazen Newcastle’da ama en çok İstanbul Ankara ve İzmir’de mobil sanat programlarıyla binlerce çocukla buluşan Qbicart’a dönüşüyor. Bu başarının ardında ise merak ve çalışma var. “Sanat, tek bir kültüre ya da yaşadığın sosyal çevreye bağlı kaldığında sınırlıyor kendisini. Dünyanın farklı köşelerinde bambaşka bakış açılarına sahip sanatçılar olduğunu bilmek zaten yerinde duramamanı sağlıyor” diyen Kübra 4 yıl boyunca Avrupa’da gezmedik, incelemedik müze bırakmamış ve ardından İngiltere’ye yerleşmiş. İngiltere’yi seçmesinde halka açık müzelerin büyük etkisi olduğunu vurgulayan Kübra, “İngiltere'nin sanata bakışını görmek saygımı artırdı. Çocuklara fayda sağlamak isteyen kişilere alan yaratılması taşınma kararı almamda çok etkili oldu” diyor.


Göçün ilk yılları önemli deneyimler kattı


“Peki göçün ilk yılları nasıl geçti? Genelde en zorlanılan yıllar oluyor?” sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor Kübra; “Tabii ki o zorluğu yaşamadan kimse bir rahata varamıyor. İlk yıllarda ekonomik olarak ayakta kalacak kadar yaşıyoruz. Bu süreçte daha önce hiç deneyimlemediğim, sanatla ilgisi olmayan işlerde çalıştım. Tüm zorluklarına rağmen bu dönem hayat boyu kullanabileceğim önemli deneyimler kattı bana.”


Bir yılın sonunda sanatın dışında kalan bir şey yapmamaya karar verdiğini aktaran Kübra çalışmalarını sosyal medyadan, çeşitli gruplardan yaptığı çağrı ile başlatmış. Çağrısı hızla yanıt bulmuş. Ardından gelen “Çocuklarla müzelerde atölyeler yürütmek istiyorum” çağrısını ise aileler büyük bir heyecanla karşılamış. Asıl değişim de bu noktada başlamış; “Bence orada tam olarak o bam dokunuşu gerçekleşti Qbicart’ın. Çünkü insanların çoklu ihtiyaçlarına tek bir kalemde cevap veren bir hizmet yarattım. Yani çocuklara Türkçe, yaşıtlarıyla sosyal bir ağ kurarak, sanat kazanımı çok yüksek olan müzede, uygulamalı olarak sanat yapma olanağı sundum. Üstelik bunu ulaşılabilir şekilde yürüttüm. İkinci yılım Londra’nın müze ve galerilerinde, sanat eğitim programı oturmuş bu atölyelerle geçti.”“Dünyaya geldiysek bir şey yapmalıyız, bir şey sunmalıyız kaygısı çoğumuz gibi bende de vardı” diyen Kübra, “Bu nedenle katılımcı ailelere sanatın lüks bir aktiviteden ziyade ihtiyaç olduğunu, dolayısıyla ekonomik olarak imkanı olmayan çocuklara da atölyemizin kapısının hep açık olduğunu söyledim. Günün sonunda imkanı olan, olmayan kitlelere ulaşmaya başladık.” diyor.




 Her gittiğim şehirde biraz daha değiştim


Londra’da sanat ve Qbicart çalışmaları tüm hızıyla devam ederken ‘kurulu düzenini’ bir kez daha bozmuş Kübra; “Sanat dışında başka bir şey yapmak istemiyor olmak ve finansal olarak Londra'da hayatını devam ettirmenin zorlukları beni Cambridge’e, Oxford’a sürükledi. Yaklaşık 8 farklı kasabada hayatı deneyimledim. Her gittiğim şehirde biraz daha değiştim.”


Eşi Andreas ile tanıştıktan sonra bu kez düzenini Newcastle’de kuran Kübra, ‘sadece resimlerimi yaparım’ planıyla başladığı koronavirüs karantinası dönemini ebeveynlerden gelen talepler üzerine ekran başında çocuklar için sanat atölyeleri yaparak, dijital kanallar için içerikler üreterek kapatmış. Kübra, sanki karşısında bir çocuk varmış gibi kurguladığı YouTube içerikleriyle birçok çocuk ve annenin hayatına dokunduğunu bundan da büyük mutluluk duyduğunu söylüyor.


Pandemi dönemindeki global atölyeler, global bir Qbicart ekibinin doğmasının da önünü açmış. Ekibin büyüyüp çeşitlenmesi aynı zamanda atölyelerin de renklenmesinin kapısını aralamış. Pandemi sonrasında yüz yüze yapılan farklı disiplinlerin bir arada deneyimlenebildiği ‘Müzede Safari Atölyeleri’, ‘Sanatçı Olacak Çocuk’ gibi atölyelerde yüzlerce çocuk sanatla buluşmuş: “Ben bu anlamda Qbicart’ı öncü buluyorum. O dönem dünyada bu şekilde portatif bir ekip modeli kurulmamıştı. Çok araştırdım ama bulamadım. Şu anda benzer modellerde ekipler kuruluyor, bu ekipler farklı çocuklara ulaşıyor. Ne mutlu bize!”


Kadınların yerine erkeklerin karar almasından esinlendim

 

Kübra Müjde Braun, Newcastle Kalesi önünde eseri ile.
Kübra Müjde Braun Newcastle Kalesi önünde eseri ile birlikte

İngiltere’nin gri havasında, yine griliğin damga vurduğu İngiliz evini renklendiren bir Kübra Müjde Braun eseri eşlik ediyor sohbetimize. Odanın hemen yan duvarında ise aynı eserin 3 metrelik bayrak olmuş hali. “Eserinin bayrak olup, yaşadığın şehrin kalesine dikilmesi sana neler hissettirdi?” diye soruyorum Kübra’ya.


“Benim de sanatçı olarak ilk kez deneyimlediğin bir sergileme modeli oldu. Yaşadığım bölgede faaliyet yürüten Baltic Centre for Contemporary Art’ın açık çağrısı üzerine iki eserimi gönderdim. Ve bin 400 eser arasından benim iki eserim sergilenmeye layık görüldü.” diyen Kübra, şaşkınlığını ise “Eserlerimden birini, mesajı nedeniyle kalede bayrak olarak sergilemek istediklerini söylediklerinde ‘nasıl yani?’ diye sormaktan kendimi alamadım” sözleri ile ifade ediyor.


Bu teklifi mutlulukla kabul ettiğini söyleyen Kübra, bu eserini şöyle anlatıyor; “Doğup büyüdüğüm çevrede, Türkiye’nin doğusunda erkeklerin kadınların yerine karar verdiklerine çok kez şahit oldum. Kadınların özgür olduğunu vurgulamak istediğim bu eserin ismi ise "Çıplağım. Buradayım. Dans ediyorum karşında. Söyleyecek sözün var mı?”


Ekip şehrin ismini aldığı de aldığı Newcastle Kalesi’nde Birleşik Krallık’ın bayrağını indirerek yerine bu eseri astı. Eser 7 ay boyunca kentin kalesinde dalgalandı.

 

Sen ne isen sanatın odur


“Göçmen kelimesi benim için hep hüzünlü gelmiştir. Bu nedenle kendimi göçmen olarak tanımlamayı pek sevmiyorum” diyen Kübra, tercihen yapılan göçlerin ise zorluklarına rağmen güzel yanları olduğunu belirtiyor. Kültürü paylaşmanın çok keyifli olduğunu belirten Kübra, “Beraber turşular kuruyor mantılar yapıyoruz. Çok geniş bir vegan, vejetaryen beslenen arkadaş grubumuz var. Bazı tariflerimiz, mesela ekmek köftesi artık beslenme rutinlerinin bir parçası. Ben bunları yaptığım için aşırı mutluyum. Çünkü kendim olduğumu hissediyorum. Zaten kültürler de böyle kaynaşmıyor mu?” diye soruyor.


“Peki sanatçı olarak göç sana ne kattı?” sorumuza ise “Bir kere kendimi çok daha özgür hissediyorum. Buraya geldikten sonra “Sen ne isen sanatın odur” dedim kendime. Bu bakış açısı sanatımı, canım nasıl isterse öyle yapmama sebep oldu. Bu özgürleşmenin verdiği rahatlama renklerin kendisini bulmasını, tek bir tekniğe bağlı kalmadan eserlerin ortaya çıkmasını sağladı” yanıtını veriyor.


Bu farkındalığa ulaştıktan sonra ise 2021 yılında “What I would like” isimli kişisel sergisini açan Kübra sözlerini şöyle sürdürüyor; “Henüz pandeminin etkilerini üzerimizden atamadığımız dönemde, Newcastle Arts Gallery’de yapılan serginin açılışına 87 kişi geldi, sergi esnasında eserlerin yarıdan fazlası yeni sahiplerini buldu. Sergi sonunda galerinin mütevelli heyetine dahil olma teklifiyle bir sonraki sergi ne zaman sorusu ile karşılaştım. Atölyem olmadığını bu nedenle zaman alacağını söylediğimde ise bana Assembly House olarak geçen harika bir binayı atölye olarak kullanabileceğim söylendi. Mutluluğumu anlatamam. Özetle özgürce kaygısız, filtresiz, kendim olarak ürettiğimde insanlara bu duygunun ulaştığını gördüm.

 

Kübra Müjde Braun Instagram hesabı: https://www.instagram.com/kubramujde/

qbicart Instagram hesabı: https://www.instagram.com/qbicart/

qbicart web sitesi: https://qbicart.com/anasayfa/

bottom of page