Bir Virüs'ün Avrupa Yolculuğu
- editor
- 7 days ago
- 2 min read
Updated: 6 days ago
Kurumsal hayattaki hayalimi, sosyal girişimci olarak Bilim Virüsü ile gerçekleştirdim. Türkiye’de yüz bini aşkın gence ulaştık, şimdi Berlin’de yeni ufuklara yelken açıyorum.


Küreselleşmek, yeni ufuklara yelken açmak, yeni kültürleri tanımak, yeni düşünme biçimlerini keşfetmek…
Yeni bir dile, yeni iletişim ve iş yapış tarzlarına uyum sağlamak…
30 yıla yakın profesyonel olarak çalıştığım kurumsal hayatımda en büyük hayallerim bunlardı.
Gerçek oldu.
Bir profesyonel olarak değil ama bir sosyal girişimci olarak.
Yolculuğum, 5 yıl önce başladı.
Gençleri bilimsel düşünce, bilim - teknoloji, sürdürülebilirlik, girişimcilik ve duygusal becerilerle güçlendirmek amacıyla kurduğum Bilim Virüsü kısa sürede Türkiye’de yüz bini aşkın gence ulaştı.
İlk günden beri hayalim, virütik etkimizi uluslararası boyuta taşımaktı.
Avrupa Birliği’ne bağlı Euclid Network tarafından ‘Avrupa’nın En İyi 100 Kadın Sosyal Girişimcisi’ arasında gösterilmem bu hayalin kapılarını açtı.
İki yıl önce kendimi Almanya’nın başkenti Berlin’de buldum.
BERLİN’DE İLK ADIMLAR
Berlin, sosyal girişimciler için Avrupa’nın en canlı merkezlerinden biri. Yüzü aşkın etnik kökenden gelen insanın yaşadığı, özgür ruhlu, çeşitliliğe, yaratıcılığa ve farklı fikirlere kucak açan bir şehir.
Berlin Eyaleti’nin kalkınma ajansı Berlin Partner’ın desteğiyle ilk adımımı attım ve 2023’te Science of Impact GmbH markasıyla şirketimi kurdum. Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası’nın, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Konsolosluğu, TÜSİAD ve Berlin Büyükelçiliğimizin sıcak ve destekleyici yaklaşımları, yalnızca iş geliştirme süreçlerinde değil, aynı zamanda kendimi evimde hissetmemde de çok önemli rol oynadı.
‘ALLES GUT’ DEMEYİ ÖĞRENDİM
Almanya’ya uyum sürecinde en temel zorluk dil ve ağır işleyen bürokrasi oldu. Berlin’in kozmopolit yapısı, Türklerin yoğun olması ve hemen herkesin İngilizce iletişime açık olması dil zorluğunu büyük ölçüde hafifletti.
Almanca’da ilk öğrendiğim kelimelerden biri ‘Alles Gut. Bu özellikle burada yaşayan Türk kökenlilerin sık kullandığı bir kalıp. Farklı bir ülkede yaşamanın zorlukları ile karşılaşınca kendime hatırlatıyorum: Alles Gut.
Aslında en dikkat çekici fark, iş yapış biçimlerinde ortaya çıktı:
• Almanların ‘detaylara inen, sabırlı, titiz ve yavaş’ yaklaşımları,
• Türklerin ‘hızlı, çözüm odaklı, pratik’ refleksleri ile taban tabana zıt.
İki kültürün bu farklılıkları bazen zorluk gibi görünse de bana yeni bir bakış açısı kazandırdı.
Bugün hayatım İstanbul ile Berlin arasında gidip gelerek geçiyor. İki şehir birbirine çok benziyor: ikisi de hareketli, yaratıcı ve enerjik.
Ancak dramatik farklar da var:
• İstanbul’un yoğunluğu, temposu ve hızlı çözüm arayışları
• Berlin’in sakinliği, planlılığı ve iş-yaşam dengesi
Bu iki farklı dünyanın arasında olmak bana hem hız kazandırıyor hem de sabır öğretiyor.
Globalleşme süreci, yalnızca işin sınırlarını genişletmek değil; aynı zamanda kendi bakış açınızı da büyütmek demek. Benim için Berlin’e açılmak, yeni fırsatlar kadar yeni öğrenmelerin de kapısını araladı.
Her girişimcinin globalleşme yolculuğu farklı; ama ortak olan bir şey var: cesaret ve dayanışma.
Bilim Virüsü web sitesi: https://bilimvirusu.com/
Şule Yücebıyık email adresi: sule@bilimvirusu.com
Şule Yücebıyık Instagram hesabı: https://www.instagram.com/suleyucebiyik/