Seyahat ettiği ülkelerde Türk mutfağının ambiyans, temizlik ve kalite unsurlarının arzulanan seviyeden çok uzak olduğunu fark eden Bülent Şen, 15 yıl kadar önce bu imajı değiştiren bir işletme açtı. Minimalist ve doğal ürünlerden oluşan menüsüyle OrientX Lüksemburg’da Türk mutfağının en başarılı temsilcilerinden biri oldu.
Bankacılık ve finans alanında Lüksemburg'da 25 yıl boyunca yönetim danışmanlığı yapan ve dünya çapında projelere imza atan Bülent Şen, bu başarılı kariyerine geçici olarak son vererek restoran işletmeciliği sektöründe hizmet vermeye karar veriyor. Onu bu kararı vermeye yönlendiren ise seyahat ettiği pek çok ülkede Türk mutfağının ambiyans, temizlik ve kalite unsurlarının çok eksik olması. 2009 yılında Lüksemburg'da Türk mutfağının bu imajını iyileştirmek adına kendisinin de severek yemek yiyeceği OrientX adlı restoranı açan Şen şimdilerde ‘My Taste’ sloganıyla kaliteli Türk mutfağının temsilciliğini üstleniyor.
Bülent Şen'in hikayesi nerede ve nasıl başladı?
Ankara doğumluyum ama çocukluğum, ilkokul, ortaokul ve üniversite yıllarımı Berlin’de geçirdim. Bankacılık ve finans odaklı işletme bölümünden mezun olduktan sonra iş nedeniyle Frankfurt'a taşındım. Bankacılık sektöründe yönetim danışmanlığı alanında birkaç yıllık mesleki deneyimin ardından ve bu sektörde MBA eğitimimi tamamladıktan sonra Lüksemburg‘a yerleştim.
Lüksemburg’a taşındıktan sonra neler yaptınız?
Lüksemburg'da kendi danışmanlık şirketimi kurarak serbest meslek sahibi oldum ve yaklaşık 25 yıl bankacılık sektörü özelinde yönetim danışmanı olarak dünya çapında projeler yürüttüm. Diğer taraftan ise OrientX adlı restoran zincirini kurduktan sonra 12 yıl boyunca restoran işletmeciliği ve danışmanlık mesleğini paralel olarak yürüttüm. Bundan dört yıl önce ise sadece OrientX'e odaklanmaya karar verdim ve danışmanlık kariyerime geçici olarak son verdim. Şu ana kadar da bu kararımdan çok memnunum.
Finans sektörü ile restoran-hizmet sektörü birbirinden çok ayrı kulvarlar. Yemek sektöründe profesyonel olarak ilerlemeye nasıl karar verdiniz?
Aslına bakarsanız bu sektörde hiçbir tecrübem yoktu. Ancak hem Türk kökenli Alman ekolünden geliyor olmam hem de yıllarca edindiğim profesyonel ve enternasyonal tecrübe bir avantajdı benim için. Dolayısıyla seyahat ettiğim her ülkede çeşitli mutfakları ve işletmeleri gözlemleyerek, kendi girişimimde daha iyisini yapmayı amaçlıyordum.
2009 yılından bu yana OrientX ile Lüksemburg'da hizmet veriyorsunuz. OrientX'i kurma fikri nasıl gelişti?
Uzun yıllar danışmanlık yaptığım şirketleri ziyaret için çok fazla seyahat ettim. Tüm bu seyahatlerim sırasında dünyanın birçok yerinde, özellikle de ‘Fast Food’ sektöründe Türk mutfağının nasıl sunulduğunu gördüm. Her şeyden önce ambiyans, temizlik ve kalite unsurlarının arzuladığımız seviyeden çok uzak olduğunu fark ettim. Kendim de severek yemek isteyeceğim ve Türk mutfağının imajını biraz olsun iyileştirecek,‘fast food’ değil de ‘Casual Quick Dining’ kapsamında bir şeyler yaratmak istedim. Restoranımızın sloganı olan ‘My Taste’ de buradan geliyor. Asıl amacım güzel, temiz bir ortamda, Avrupa damak tadını tutturabilen, kaliteli bir Türk mutfağı sunmak.
Doğu ve batıyı birbirine bağlayan bir restoran
Peki markanıza isim olarak OrientX'i seçmenizin hikayesini anlatır mısınız?
Başlangıçta markanın adının ‘OrientXpress’ olması düşünülmüştü. Doğu anlamına gelen Orient ile Batı anlamına gelen Oksident'i birbirine bağlayan ünlü Orient Ekspres’den ilham alınmıştı. Ancak markamızı ‘OrientXpress’ adıyla kurmak istediğimizde Orient Ekspres'i işleten tur operatörüyle birtakım sorunlar yaşadık. Daha fazla uzatmadan OrientXpress adını OrientX'e dönüştürdüm ve bu da sorunumuzu çözdü. Geriye dönüp baktığımda, şu anda kullandığımız OrientX isminden çok daha mutluyum.
Türk mutfağının geleneksel bir temsilcisi olan kebabı restoranınızda siz nasıl yorumladınız? Bu anlamda nasıl bir fark yaratıyorsunuz?
Lüksemburg'da, uluslararası bir ortamda tüm potansiyel müşterilerin damak zevklerini ve beklentilerini karşılamak açıkçası çok kolay olmadı. Ancak biz bu zorluğu kabul ederek bu işe giriştik ve uluslararası müşterilerimizin damak zevkine uygun bir menü oluşturduk. Ortaya çıkardığımız menümüzü her gün daha da geliştirmek için çok çalışıyoruz. Felsefemiz, nicelik yerine nitelik. Bu nedenle menümüz oldukça minimalist ve spesifik. Yani ‘Az fakat öz’ felsefesiyle ilerliyoruz. Menü kompozisyonumuzda da Orient ve Oxident'in bir bileşimini ortaya çıkarıyoruz.
Restoranınızdaki yemekler için Türkiye'den özel olarak getirttiğiniz ürünler var mi?
Açıkçası her şeyi yerel ve bölgesel olarak ele almayı tercih ediyoruz. Bunun için de ürünlerimizin neredeyse tamamını Lüksemburg'dan temin ediyoruz. Sadece kebap yapmak için kullandığımız etlerimiz Almanya'dan geliyor. OrientX olarak ürünlerimizi yavaş yavaş organik hale getiriyoruz. Şu anda soslarımız, çeşitli mezelerimiz ve ev yapımı mercimek çorbamızı organik olarak hazırlıyoruz. Diğer taraftan ise tüketicilerin tercihlerine ve isteklerine son derece sorumlu bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Bu nedenle menümüzde et ürünlerimizin yanı sıra vejetaryen damak zevkine de hitap eden iyi bir ürün seçeneği sunuyoruz.
Ev yapımı mercimek çorbası ve pilav üstü köfte şiş favori
Menünüzün spesiyalleri neler? En çok hangi lezzetleriniz seviliyor?
İlk olarak Türk usulü ve ev yapımı organik mercimek çorbamız, ardından özel tarifle OrientX için hazırlanan tavuk göğsü veya pilav üzeri köfte şişimiz menümüzün önde gelen spesiyalleri arasında. Vejetaryen müşterilerimiz için kızartma yerine ızgara falafel tabağımız yine bizim özel lezzetlerimizden. Elbette bu ürünlerimizi ev yapımı organik cacık ve ev yapımı organik ayran eşliğinde sunuyoruz. Kapanış olarak da özel ambalajında nefis baklavamızı servis ediyoruz. Belirttiğim gibi, yemekleri özel kılan kullandığımız ürünler ve hem sunum hem de paketlemede gösterdiğimiz yüksek özen ve titizlik.
Menünüzde bulunmayan ama gerek Türk gerekse yabancı müşterilerinizin Türk mutfağından talep ettiği lezzetler var mı?
Hem yabancı hem de Türklerden oluşan bir müşteri skalamız var. Elbette restoranlarımıza gelen hem Türk müşterilerimizin hem de yabancı müşterilerimizin sayısız dilek ve önerileri oluyor. Bunların herbiri bizim için çok önemli ve tek tek değerlendiriyoruz. Felsefemize ve konseptimize uyan önerileri, istekleri menümüze entegre etmeye çalışıyoruz. Ancak biz ‘altın ortayı’ korumayı tercih ediyoruz.
Başka şubeler de açmayı planlıyor musunuz?
Şu anda Lüksemburg'un en popüler iki alışveriş merkezinde iki şubemiz bulunuyor. Yakın gelecekte başka şube planımız şu an için yok. Arzumuz ve orta vadeli hedefimiz yerel ve organik et kullanarak kendi kebap üretimimizi gerçekleştirmek. Onun dışında küçük ve orta ölçekli organizasyonlar için sunduğumuz ‘catering’ hizmetimizin hacmini de artırmayı hedefliyoruz. Tüm bunları yaparken aidiyeti yüksek, profesyonel, işini severek yapan ve Türk mutfağını iyi temsil eden bir ekip olmak çok önemli. Dolayısıyla arkadaşlarımızla birlikte bunun gayreti içerisindeyiz.
Ülke özlemine dair garip bir boşluk ve eksiklik hissediyoruz
Türkiye'ye dair neler özlüyorsunuz?
Türkiye’ye dair özlediğim çok şey var aslında ancak saymak istediğimde listeleyemiyorum. Zira ulaşımın kolaylaşması ve burada bizim gibi işletmelerin çabalarıyla özlediklerimize daha kolay ulaşıyoruz. Ancak yine de ülke özlemine dair garip bir boşluk ve eksiklik hissediyoruz.
Türk yemekleri sizce dünyada yeterince iyi tanıtılıyor mu?
Ne yazık ki olması gerektiği gibi değil. Açıkçası ben en temel sorunun kalite gerekliliklerinin ihmal edilmesi ve hijyen olduğuna inanıyorum. O sebeple bence öncelikli amacımız temiz ve hoş bir atmosferde muhteşem Türk mutfağımızın çeşitliliğini sunmak olmalı. 2009'dan beri bu anlamda örnek olmaya çalışıyorum ve meslektaşlarımı da bu örneği takip etmeye davet ediyorum. Bu noktada yolumda ve misyonumda bana eşlik eden, onlar olmadan bu düzeyde bir başarının mümkün olmayacağı OrientX ekibime teşekkür ediyorum.
OrientX Websitesi: orientx.lu