Eğitimde fırsat eşitliği için yola çıkan İvgen Nayman Dubreil, ‘Pusulam Kitap’ projesiyle Türkiye’de 86 kütüphane kurarak binlerce çocuğun hayallerine dokundu. Dubreil, yurt dışından toplanan desteklerle çocukların düşlerini zenginleştirmeye devam ediyor.

Çocukların eğitimi ve hayat şartlarının iyileştirilmesine yönelik projeler üretme sevdası Ankara'daki üniversite yıllarında başladı. O dönem çocuk işçiler üzerine aldığı eğitimin ardından İsveç, Almanya, Fransa ve ABD gibi ülkelerde tezlerini ve projelerini hep eğitim, çocuklar ve göçmenlik gibi konular üzerine yaptı. 2016 yılında başlattığı 'Pusulam Kitap' adlı projeyle adından söz ettiren İvgen Nayman Dubreil, yurt dışından şu ana kadar Türkiye genelinde 86 kütüphane açtı ve projeleri devam etmekte. Amaçlarının çocukların hayal dünyalarını, yaratıcılıklarını ve meraklarını geliştirmek olduğunu söyleyen Nayman'ın bir sonraki hedefi ise okullarda unplugged kodlama (cihaz kullanmadan kodlama yapmak) projesini hayata geçirmek. Halen Fransa Nantes Audencia Business School’da Sosyal Girişimcilik dersi de veren Nayman, öğrencileriyle deprem bölgesine yönelik sosyal girişimcilik projeleri de üretmeye devam ediyor.
Türkiye, Almanya, İsveç, Fransa, İngiltere ve ABD... Hayatınız boyunca farklı ülkelerde yol almışsınız. Nasıl bir motivasyonla bu yola çıktınız?
20 yıldan fazladır yurt dışındayım. Almanya, İsveç, Fransa, İngiltere ve ABD’de yaşadım. Çocukluğum ve gençliğimin yazlarının Heybeliada'nın çok kültürlü, çok dilli ortamında geçmesi, yurt dışındaki adaptasyon dönemlerinde bana hep rehberlik etti. Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum ve Marmara Üniversitesi’nde Avrupa Birliği Enstitüsünde yüksek lisans yaptım. Bu dönemde birçok uluslararası öğrenci konferansında üniversitemi temsil ettim, dünyayı tanımaya ve öğrenmeye hevesli bir genç için bu deneyimler, eşsiz birer fırsattı.

O yıllardan beri pek çok projeye de imza atıyorsunuz. Çocuklara yönelik projelere ne zaman başladınız?
İlk projem Ankara’da Uluslararası Çalışma Örgütü ve Bilkent Üniversitesi’nin yürüttüğü çocuk işçiliğini önlemeye yönelik çalışmadır. Daha sonra Kadıköy Belediyesi ve Marmara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Enstitüsü’nün bölgedeki kadın ve çocuklara yönelik yürüttüğü eğitim projesine dahil oldum. Öğrencilerim Kadıköy'ün merkezine yakın yaşıyorlardı, ancak aralarında denizle hiç tanışmamış olanlar vardı. Geleceğe dair hayallerini sorduğumda, yaşam alanları E-5 ve çevresi olduğu için onlara en cazip meslek minibüs şoförü olmaktı. Farklı meslek dallarıyla tanışmalarını sağlamak için o zamanlar iş hayatına daha yeni başlamış arkadaşlarımı derslere davet ederek, okudukları bölümleri ve mesleklerini tanıtmalarını istedim, bu kısa söyleşiler, öğrenciler üzerinde büyük bir etki yarattı. 2004 yılında bu projelerimi anlatarak başvurduğum İsveç'teki Uppsala Üniversitesi Development Studies programından kabul aldım. Sonrasında da farklı ülkelerde eğitim ile ilgili projelerde yer almak her zaman önceliğim oldu.
Kalıcı çözümler üretmek zorundayız
Eğitim alanında neler yaptınız peki?
Uppsala Üniversitesi'nde bitirme tezim, kız çocuklarının okuldan ayrılma sebeplerinin incelenmesi üzerineydi. Almanya ve Fransa’da bulunduğum dönemde, Türkiye’den yeni göç eden ve dil bilmeyen göçmen ailelerin çocuklarına yönelik projelerde yer aldım. Hayat beni bir şekilde hep eğitim, çocuklar, annelerin eğitimi ve göçmenlik konularına yönlendirdi.

Pusulam Kitap projesinin temelleri de o zaman mı atıldı?
Sosyal medyadan yürütülen projelere destek veriyordum o zamanki yaygın çağrılar bot, mont kıyafet gibi günlük ihtiyaçlara yönelikti. Çocukların hayatına uzun vadeli anlam katacak, kalıcı ve etkisi güçlü projeler yapmak istiyordum. 2016’da daha önce birlikte çalıştığımız bir öğretmenimiz, anasınıfı eğitimi için materyal desteği talebinde bulununca ilk projemiz yeni taşındığımız Bay Area Kaliforniya'da başladı. Ağrı'nın bir dağ köyündeki öğretmen lojmanını anasınıfına dönüştürdük ve okulumuza bir kütüphane kurduk. Dört yıl boyunca, 11 saatlik bir zaman farkı ve on binlerce kilometre uzaklığa rağmen projelerimizi hızla büyüttük. 2020 yılında, Amerika’da bulunan Bridge to Türkiye Fund Vakfı ile ortak projeler yapmaya başladık. Bu noktada projemize bir isim vermemiz gerekti ve bizi en iyi anlatan “Pusulam Kitap” adı doğdu. Amerikan şirketlerine tanınan bağış eşleşme hakkını da bu vesileyle elde ettik. Bu sayede bağışlar çarpan etkisiyle arttı ve daha fazla okula hızla ulaşmaya başladık. Örnek olarak Bridge to Türkiye Fund ve Google Bay Area çalışanları ile 2023 depremi sonrası Hatay’da konteyner kütüphane kurduk. Bugün, BTF aracılığıyla Pusulam Kitap’a dünyanın her yerinden bağış yapabiliyorsunuz, yapılan tüm bağışlar kesintisiz olarak kitap, zeka oyunları ve bilgisayar alımında kullanılıyor. Şu anda Türkiye genelinde 86 kütüphanemiz var.
Bu kütüphaneler hangi illerde?
Öğretmenlerden gelen talepler doğrultusunda şimdilik 33 ilde kütüphanemiz var. Son bir yıldır deprem bölgesi ağırlıklı ilerliyoruz ama daha önce Ordu, Adana, Mersin, İzmir, Şırnak, Kars, Ağrı, Bitlis, Erzurum, Mardin, Şanlıurfa, Gümüşhane gibi illerde kütüphaneler açtık. Genellikle köy ya da ilçe okullarında kütüphaneler açıyoruz.
Kitaplar sayesinde çocuklar daha istekli
Göndereceğiniz kitapları neye göre belirliyorsunuz?
Projede her okulun yapısı aynı değil. Göndereceğimiz kitapları belirlemeden önce okulun ihtiyaçlarını ve öğrencilerin Türkçe dilbilgisi seviyesini öğreniyorum. Örneğin, teknik meslek lisesi ile sağlık eğitimi veren bir kız meslek lisesinin kütüphanelerine göndereceğimiz kitaplar aynı olmuyor. Diğer yandan, her okulda Türkçe konuşma seviyesi de aynı olmayabiliyor, dil bilgisi daha geride ya da okuma seviyesi daha ileride olan okullara yaş gruplarına hitap eden ancak dilbilgisi seviyelerini destekleyici kitaplar temin ediyoruz. Türk ve dünya çocuk edebiyatı eserleri, gezi kitapları, bilim kitapları, çizgi romanlar, çocuk hakları, çevre ve doğa kitapları, biyografiler ile çocuklar için hazırlanmış felsefe serileri gönderdiğimiz kitap çeşitleri arasında yer alıyor. Ayrıca, her kütüphanemize 25 farklı oyundan oluşan zeka oyunları seti de hediye ediyoruz. Amacımız hem çocukları kütüphaneye çekmek hem de eğitimlerine katkıda bulunmak. Kütüphanelerimizin isimlerine de öğrenciler karar veriyor. Ata, Bilgin Çocuklar, Düşler Odası, Zeytin Ağacı, Barış, Renkli Rotalar, Dostluk gibi isimlerimiz var. Bu işe gönül veren öğretmenler, bu projelerin ana kahramanları; onların emeği ve yoğun çalışmalarıyla bu kütüphaneler oluşturulabiliyor. Ayrıca öğretmenlerimiz, yeni başlanan projelerde meslektaşlarına proje mentorluğu yaparak da destek oluyorlar.
Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Öğrencilerin kütüphaneleri ilk gördüklerinde “Öğretmenim, siz bize Düşler Odası yapmışsınız!" diye mutlulukla kurduğu bu cümle amacımıza ulaştığımızın en güzel kanıtı. İsteğimiz işte tam olarak bu “düşler odası oluşturmak.” Öğretmenlerimiz, kitap okumanın ve kütüphanelerde zaman geçirmenin öğrencilerin okuldaki akademik başarılarını arttığını, yaratıcılıklarının geliştiğini, daha mutlu ve öğrenmeye daha meraklı olduklarını gözlemlediklerini sıklıkla belirtiyorlar. Deprem bölgesinde konteyner okullarda yaptığımız ilk projelerde bir öğretmenimiz 'Çocukları okulda motive etmekte zorlanıyorduk. Oyunlar, kitaplar geldiğinden beri gülerek, eğlenerek okula geliyorlar' diye belirtmişti.
Adamın biri çok güzel bir şiir yazmış!
Şimdiye kadar açtığınız kütüphanelerle ilgili yaşadığınız ilginç bir anı var mı?
İlk projelerimizden biriydi, erkek meslek lisesinde kütüphane açmıştık. O zamana kadar hiçbir okuma alışkanlığı edinmemiş öğrencilerdi. Nasıl olacak, kitaplar okunacak mı, ilgilerini çekecek mi bilmiyorduk. Kütüphane aktif şekilde kullanılmaya başladıktan sonra öğretmenimiz, sesi titreyerek beni aradı. "Bugün okulda teneffüste çok değişik bir şey yaşadım" dedi. "Okulumuzun en haşarı, en sorun çıkaran, disiplin cezası alan öğrencisini bankta otururken gördüm, kitap okuyordu. Yavaşça gözlemlemeye başladım; kitabın sayfalarını gelişigüzel çeviriyordu, bir süre sonra, 'Hey millet, gelsenize, size bir şey okuyacağım. Adamın biri çok güzel bir şiir yazmış!' dedi ve şiiri okumaya başladı." O ‘adamın biri’ Nazım Hikmet'miş. Öğretmenimiz, zamanla öğrencinin okuma alışkanlığı kazandığını, davranışlarında da pozitif değişiklikler gözlemlediğini belirtti. Bu anı her paylaştığımda, ilk günkü gibi duygulanıyorum. "Bu dönemde çocuklar kitap okumaz" demek bence yanlış; sevdiği kitabı henüz bulamamıştır sadece.
Peki bu projeden sonraki hayaliniz nedir?
Daha çok okula ulaşmak. Eğitimdeki fırsat eşitliğini sağlamak çok önemli, bu konuda elimden geleni yapmaya devam etmek istiyorum. Uzun süredir planladığım bir “unplugged coding” projem var ve okullarda zeka oyunları atölyeleri de oluşturmak istiyorum. Arkadaşlarım "Biz özel okula gönderiyoruz, onların okul kütüphaneleri sizinkiler kadar güzel değil" dediğinde çok mutlu oluyorum.
Pusulam Kitap ve çalışmalarını instagram hesabından takip edebilirsiniz: https://www.instagram.com/pusulam.kitap/